29 Aralık 2015 Salı

İşsizden MUHTIRA var / Mobbıng Bank kitabı çıktı / Önder Karaçay



12 Eylül gibi manidar bir tarihte sebepsiz işinden olan Önder Karaçay Sanal Mahkeme sonrası mücadelesini daha etkili olması ve bu bankayı, yaptıklarını tarihe yazmak için ibretlik bir şekilde yine dünyada ve ülkemizde bir ilki gerçekleştirdi. Bir asil olarak vekillere, ülkeyi yönetenlere, sermaye sahiplerine, işsizliği kader görenlere, bu zulme gözünü, kulağını kapatanlara kitabıyla MUHTIRA verdi. Değerli şair arkadaşı Mustafa Bay kitabı için öyle bir yazı yazdı ki bu yazı ancak kitabın ön sözü olabilirdi ve öyle oldu.


AYRIMCILIK VE SÖMÜRÜ 


Ayrımcılık, eşitlik karşıtı bir terimdir. 
En azından, benzer niteliklere sahip kişiler arasından “dilediğini seçmek” demektir. Bu nedenle “gayri insanidir…” 
Ayrımcılığın “cinsiyet, ırk, yaş, bölge, dil, sosyal statü” gibi nesnel nedenleri yanında, politik görüş ve düşünce ayrılıkları da etken olabilir. 
Devletin yasalarla ayrımcılığı önlemesi için, yönetim sisteminin buna uygun olması gerekir. 
Piyasa şartlarının “serbest pazara” dayandığı ekonomilerde bu ayrımcılık; “kar ve zarar” olarak bilançolara yansıdıkça düzeltme kendiliğinden yapılır, ayrımcılık “en aza” iner der, o piyasaların düşünürleri… 
Oysa asıl ayrımcılık tam burada başlar! 
Bir yanda “EMEĞİ DIŞLAYAN”, sadece “artı değeri” hedefleyen sermaye, diğer yanda emeğini ve eğitimle elde ettiği becerisini satan insan… 
Doğaldır ki, serbest piyasa koşullarının egemen olduğu yönetim biçimlerinde sermaye etkin, emek ise “edilgendir, pasiftir…” 
Hele iş arzı düşük, çalışmaya hazır “emek arzı” fazla ise, “vahşi kapitalizm aradığı havayı bulmuş” demektir! 
Kendisini “en ucuza pazarlayanlar”, siyasi iktidarın “tebaası olanlar”, cinsiyet, yaş, “fiziki çekicilik” bakımından avantajlılar, diğerlerinden hemen ayrılırlar! 
Böylece “SÖMÜRÜNÜN ÇARKI” çok kolayca işleyecektir. 
Hakkını aramak, hak ettiği ücreti talep etmek oldukça zorlaşacaktır. 
İnsan unsuru varlığının moral değerlerinden feragat edecek, onursuzlaşacaktır! 
Öyleyse ayrımcılık ve sömürü birbirini yaratan ve besleyen iki kavramdır. 
Ancak gerçek demokrasilerde, “ÖZGÜR VE EĞİTİMLİ” toplumlarda, örgütlenme ve dayanışmanın siyasetin asgari koşulu kabul edildiği ülkelerde en aza inecektir. 
Bu nedenle hem sosyal yaşamda, hem de siyasi hayatta mücadele şarttır! 
Onurlu insan olmak kadar, o onuru korumakta en temel görevimizdir. 
Bu düşüncelerle değerli kardeşim Önder Karaçay’ı ve yetkin eserini kutluyorum. 
Başarılar diliyorum… 
Mustafa Bay 
Emekli Öğretmen Şair/Yazar 

Mobbıng Bank Şiiri / Önder Karaçay


Mobbıng Bank


Ayrımcılığı bize batıdan bulaştırdınız, 
Derdiniz başkaydı, yaptıklarınız başka, 
Bunun için insanı kuşatma altına almaya kalktınız, 
Cebi bir dolduralım, ilerisine bakarız dediniz. 

Şimdi yaptığınız bezdirinin meyvelerini yiyorsunuz, 
Sıra ayrımcılığa uğrayanların, kendini ayrıcalıklı görenlere, 
Ders verme vaktinin geldiğini gösteriyor, 
Kurumun, makamın, ağanızın ateşine yandınız. 

Hiyerarşik yapıda kimini merdiven, kimini basamak gördünüz, 
Birilerinin sırtına basarak yükselmeyi kendinize hak gördünüz, 
Ezenle ezilen arasına geçilmez köprüler kurarak, 
Kontrolü zayıflatıp güçlüden yana masumu ezmeye kalktınız. 

Ayrımcılığa duygusal bir saldırıyla makam ve görev kılığında giriştiniz, 
Ağanızdan aldığınız paye sizi şımarttı, kendinizi bankanın tek sahibi sandınız, 
Seviye yoksunu, zararlı, saldırgan davranışlarınızı işinize bulaştırdınız, 
Şimdi itibar düşürdüğünüz kadar itibarınızın düşmesini hak ettiniz. 

Biz bankacılık yaptığımızı sanırdık, küresel sermayenin parasını, 
Halka zorla borç olarak tüketmesi için bizi satmaya zorladınız, 
İnsana insan kaynakları diyerek sermaye gibi harcanır demeye kalktınız, 
Oysa insan bir değerdi, para gibi değersiz bir hiçlik adıyla bir tutulabilir mi? 
Bizi kendiniz gibi mi sandınız? 
Şimdi bir hiç olduğunuzu ve asıl yok olanın kendiniz olduğunu gördünüz. 

Madem ayrımcılığa uğrayanları işten anlamaz yerine koydunuz, 
Şimdi size hem iş hem de damgalayarak iş bulmaya engel olmanın ne olduğunu, 
Kimin işten anlayıp, anlamadığını benim mücadeleme katlanarak anlayacaksınız, 
Zorbalar ancak zoru görünce anlarlar, damgalamak öyle olmaz, böyle olur şimdi anlarsınız.

Önder Karaçay

*16 yıl çalıştığım özel bir banka 12 Eylül gibi manidar bir tarihte aynı gün sabah hesabıma başarı performans primi yatırıp, aynı gün başarısız diye işten çıkardıktan sonra ve daha öncesinde çalıştığım 9 yıl boyunca mücadele ettiğim ayrımcılık dolayısıyla üç yıldan fazla işsiz kaldım. Madem 12 Eylül 1980 toplu ve 12 Eylül 2012 teke tek baskı, şiddetiyle darbeler gördük o zaman bütün bunların hepsine tek bir cevap vermeliydim. Mobbing Bank kitabımla MUHTIRA verdim. Dünyada ve ülkemizde bir ilk daha yaşandı bu sefer MUHTIRA en anlamlı yerden bir işsizden, asilden geldi. Saygılarımla...

27 Aralık 2015 Pazar

Mobbing Bank ile Bankacılığın 200'ünü yazdım. / Önder Karaçay

Bankacılığın 200'ünü ikiyüzlülüğünü yazdım. Bir bankanın eski çalışanlarına karşı yeni çalışanların patron destekli kavgasının derin yarılmasını anlattım. 




Mobbing Bank Skandalbank'ın Skandalları kitabım çıktı / Önder Karaçay

AYRIMCILIK VE SÖMÜRÜ 

Ayrımcılık, eşitlik karşıtı bir terimdir. 
En azından, benzer niteliklere sahip kişiler arasından “dilediğini seçmek” demektir. Bu nedenle “gayri insanidir…” 
Ayrımcılığın “cinsiyet, ırk, yaş, bölge, dil, sosyal statü” gibi nesnel nedenleri yanında, politik görüş ve düşünce ayrılıkları da etken olabilir. 
Devletin yasalarla ayrımcılığı önlemesi için, yönetim sisteminin buna uygun olması gerekir. 
Piyasa şartlarının “serbest pazara” dayandığı ekonomilerde bu ayrımcılık; “kar ve zarar” olarak bilançolara yansıdıkça düzeltme kendiliğinden yapılır, ayrımcılık “en aza” iner der, o piyasaların düşünürleri… 
Oysa asıl ayrımcılık tam burada başlar! 
Bir yanda “EMEĞİ DIŞLAYAN”, sadece “artı değeri” hedefleyen sermaye, diğer yanda emeğini ve eğitimle elde ettiği becerisini satan insan… 
Doğaldır ki, serbest piyasa koşullarının egemen olduğu yönetim biçimlerinde sermaye etkin, emek ise “edilgendir, pasiftir…” 
Hele iş arzı düşük, çalışmaya hazır “emek arzı” fazla ise, “vahşi kapitalizm aradığı havayı bulmuş” demektir! 
Kendisini “en ucuza pazarlayanlar”, siyasi iktidarın “tebaası olanlar”, cinsiyet, yaş, “fiziki çekicilik” bakımından avantajlılar, diğerlerinden hemen ayrılırlar! 
Böylece “SÖMÜRÜNÜN ÇARKI” çok kolayca işleyecektir. 
Hakkını aramak, hak ettiği ücreti talep etmek oldukça zorlaşacaktır. 
İnsan unsuru varlığının moral değerlerinden feragat edecek, onursuzlaşacaktır! 
Öyleyse ayrımcılık ve sömürü birbirini yaratan ve besleyen iki kavramdır. 
Ancak gerçek demokrasilerde, “ÖZGÜR VE EĞİTİMLİ” toplumlarda, örgütlenme ve dayanışmanın siyasetin asgari koşulu kabul edildiği ülkelerde en aza inecektir. 
Bu nedenle hem sosyal yaşamda, hem de siyasi hayatta mücadele şarttır! 
Onurlu insan olmak kadar, o onuru korumakta en temel görevimizdir. 
Bu düşüncelerle değerli kardeşim Önder Karaçay’ı ve yetkin eserini kutluyorum. 
Başarılar diliyorum… 
Mustafa Bay 
Emekli Öğretmen Şair/Yazar